Sizleri bilmem ama ben çok güzel bir gece geçirdim 2005’e girerken ve bu yüzden de yeni yıldan yana umutlarım çok. Bir kere hiçbir plan yapmaksızın, elimize ne geçerse onu giydik, hava harikaydı, gideceğimiz heryer yürüme mesafesindeydi, yollarda bin kişi olmasına rağmen hiçkimse tarafından rahatsız edilmiyorduk ve ne taksilerin ne de yenen yemeklerin fiyatı değişmişti.Normal bir gecede ne harcadıysak o gece de onu harcadık.
Zeyno ve Defne buralardaydı biliyorsunuz.Benim Chiang Mai’deki arkadaşlarımla
bir İsrail restoranında; Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Budistler olarak, Ordadoğu ezgileri eşliğinde neşeli bir yemek yedik. Bana azıcık göbek bile attırdılar.Valla gene suç elbisenindi.. :))(Bu espiriyi sadece bazılarınız anladı ama olsun.)
Zeyno herkese Türkiye’den yanında getirdiği küçük mavi boncukları dağıttı, bu herkesin çok hoşuna gitti özellikle de restoranın sahibi olan tombul şakacı ve İstanbul’u çok seven İsrail’li hanımın.O da bizlere Türk lokumuna benzer tatlılar ikram etti. Çok sıcak ve içten bir yemekti.
Yemekten sonra hep beraber buranın en büyük meydanı olan Thai Pae meydanının daha boş bir köşesinde, Benim gecen seneden arkadaşlarım olan yoga hocaları ve başka masaj öğrencileri ile bir araya gelip değişik birşey yaptik.Herkes yeniyıl ile ilgili tüm istek ve dualarını bir kağıda yazdı. Buralarda festivallerde kullanılan lanternler var ; kağıttan kocaman bir balon düşünün ve ortasına yerleştirilen bir kandili yaktığınızda içi dumanla doluyor ve basınçla gökyüzüne uçuyor ve geceler boyunca bir yıldız gibi orada asılı kalıyor.İşte biz de tüm dileklerimizi bu balonla gökyüzüne gönderdik.Değişik ülkelerden bir sürü insan olarak birbirimizin ellerini tutup kocaman bir çember oluşturduk ve balonun gökyüzüne uçuşunu seyrederken kendi dualarımızı ettik.Harikaydı herşey.
Yeni yıla meydanda danseden bir sürü yerli ve yabancıyla, havayi fişekler, gökyüzüne gönderilen yüzlerce lanternin ışığı, show kızlarının komik dans ve anonsları ve elimizde 7eleven’dan alınmış SPY denilen ucuz köpüklü şarapla birbirimizi öperek girdik.
Gecenin ilerleyen saatlerinde oradaki yabancıların çoğunlukta olduğu bir techno partisine gittik ve azıcık tepindik ayışığında.Efendime söyliyim sonra da makul bir saatte paşa paşa odamıza döndük Zeynoy’la ve mutlu huzurlu bir uykuya daldık.
Birkaç gün sonra Zeyno ve Defne okullarına döndüler.Zeyno’cum seninle çok güzel vakit geçirdik; buradan şerefine bir Pineapple shake kaldırıyorum:))
Benim okul son sürat devam 4. haftamdayım. Hızımı aldım, gerçekten nasıl masaj yapılması gerektiğini galiba ilk defa öğreniyorum.Hocam farklılığını ve tuhaflıklarını hergün gösteriyor. Birgün dünyanın en duyarsız insanı olabilirken, öteki gün başka hiçbiryerde göremiyeceğin birşey öğreniveriyorsun.Planlı programlı öğrenmeye endeksli insanlar için sinir bozucu ama ben bayılıyorum bunaJ
En büyük şanslarımdan biri de okul arkadaşlarımın hepsinin Masaj, Vücut Terapisi ve Yoga konularında uzman kişiler olmaları.Orada o kadar yakınlaşıyorsun ki bir süre sonra senin vücudunda problem gören herkes gelip sana yardım etmeye, aslında tedavi etmeye, yol göstermeye başlıyor.Amerikaya gitsem yüzlerce dolar vereceğim bir sürü şeyi burada huzurlu bir yer yatağının üstünde bir muz ağacının altında ayağında parmak arası terlikle oturan güzel bir kadın benimle seve seve paylaşıyor. Öteki taraftan da bu kadar yoğun enerji calışmaları yapılınca hergün hergün, vücut harekete gecen Chi enerjisiyle, o ana kadar mutlu mesut yaşadığı toksik ve zararli maddeleri yakmak istiyor ve ne oluyor bir noktada herkesin ateşi yükseliyor ve yatağa düşüyor.Bu sene ‘aa ne güzel bana olmuyor’ darken, dün geldi beklenen ateş. Bütün gün yataktaydım ama maşallah bugün canavar gibi sahnedeyim gene.
Bu hafta sonu Shin ve Judith’ le Burma’ya gidiyoruz 1 aylik vizemizi yenilemek için.Vize dolunca otobüse biniyorsun, Burma sınırından geçip o gün Burma’da dolanıyorsun, sonar da geri giriyorsun ki sana 1 aylik daha vize versinler. Komik ama gerçek.
Galiba yeterince uzun yazdım, sonra gene yazarım..Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.
Esruşunuz.