Çok heyecanlıyım! Plan program yapmadan kendime işyeri için bir yer tuttum. 1 oda 1 salon 1 banyo 1 mutfak, yani 90/60/90. Ben Antalya’dayım O Beyoğlu’nda, aşıklar gibi kavuşmak için gün sayıyoruz. O içine hayat götürmemi bekliyor, bense onun hayaliyle yaşamanın keyfini çıkartıyorum biraz daha; hiçbirşey planlamadan, strese girmeden, bu sefer çok da fazla “push” etmeden. Kendi kendine ve yavaş yavaş dolsun Esra’nın kliniği.
Bütün yazı içi boş bir dairenin hayalini kurarak geçirdiğim de zannedilmesin. İş planları, tanıtım yazıları, iventler miventler yapmam gerekirdi belki ama ben bunlar yerine kendimi kendi sağlık sorunlarımı çözmeye verdim. Her ne kadar entellektüel zekam bayılsa da çeşit çeşit bilgiyle uğraşmaya bunu belli bir sınırda tutmayı öğrettim kendime artık. Zihnimi bilgiye boğup sonra da sadece o bilgiyi sattığım zaman kendimi tüccar gibi hissediyorum çünkü. Bir yerden alıp başka bir yere satıyorum gibi oluyor. Acaba ben anlamış oluyor muyum ? Yoksa anladığımı mı zannediyorum, hiç emin olamıyorum.
Madem Esra’nın kliniğine gelecek güzel insanlara bedenlerinden yola çıkarak yardım etmek istiyorum, aynı yolculuğu kendi bedenimde yapmazsam onlara nasıl rehberlik edebilirim. Zihin kimyası beden kimyasıyla direkt ilgiliyse o zaman yolculuk zihinde değil bedende başlamalı bence. Akut yada kronik her türlü rahatsızlığımız onları görmezden gelmemiz için yada bazı gereksiz ilaçlarla üstlerini örtmemiz için oluşmazlar. Birşeyi öğrenmemiz ve çözmemiz için oradadırlar. Biz onları görmezden geldikçe aynı ya da değişik şekillerde hep ortaya çıkarlar.
Diyerek;
Bel, kalça ve skolyoz çalışmalarına bir de rahimi ekledim bu yaz. Çalışma süreci gösterdi ki zaten hepsi birbiriyle çok alakalı.
Her ay yumurtlama döneminde, Yıllar geçtikçe artış gösteren bir yumurtalık ağrım olur benim. Ağrıların başladığı ilk yıllarda, düzenli gittiğim doktorum (erkek) bunun birçok kadında görüldüğünü, korkacak bir şey olmadığını, rahmimde miyomlar gördüğünü ama operasyona gerek görmediğini söylemişti. Ben de madem durum yapısal bir şanssızlıktan ibaretmiş diyerek o ağrıları çeker dururum 7/8 senedir. Geçtiğimiz Mart ayında, tam da Bali’deki Çigong kampımıza gitmeden hemen önce farklı yoğunlukta ve geçmeyen bir ağrı olunca, ne olur ne olmaz diye apar topar tanımadığım bir başka erkek doktora daha gittim. Direk “Sen nasıl yaşıyorsun böyle? Hemen almamız lazım bu rahim kistlerini” dedi. Korkutmaya yetecek bir sürü şey de söyleyerek uğurladı beni Bali’ye, döner dönmez bekliyorum diyerek. İkna etmişti beni; Bütün kistleri aldıracak hayatımı zehir eden o ağrılardan ebediyen kurtulacaktım. Kararım karardı. İnadım tuttu mu kimse beni yolumdan döndüremezdi ne de olsa. Aynı kararlılıkla gittim dikildim hocamın karşısına. “Ben ameliyat olacağım, sonra çigong yaparak bölgeyi iyileştireceğim” dedim. Gözlerindeki tepkisiz ama beni onaylamayan inatçı hoca bakışıyla karşılaşınca başıma iş aldığımı anladım ama çok geçti.
Böylece kampın ana temalarından biri de kendi kendine oluşmuş oldu. Mesajlar uzun ve sıkıcı bir konuşma olarak değil, uygun yer ve zamanda zihnimde yer edinecek şekilde ve sıklıkla tekrarlandı. Döndüğümde hala ameliyat olma niyetindeydim ama aldığım mesajlar da kafamda dönüp duruyordu:
– Beden senin bedenin vereceğin karar senin kararın. Ben sana gösterilen bir yola alternatif başka bir yol daha olabileceğini söyleyebilirim sadece. Seçimi sen yaparsın.
– O kistleri kesip almak kesin sonuç olmaz, sıklıkla vücut onları yeniden üretir.
– Sen artık çok genç değilsin, yumurtlama durduğunda ağrılar da kistler de kendiliğinden azalacaktır.
– Keselim alalım yaklaşımı bedende geri dönülmez başka sorunlar yaratabilir.
– Yediğine içtiğine dikkat ediyor musun? Bu tarz miyomlar yediklerimizle çok alakalıdır.
– Yıllardır sebatla üzerinde çalıştığın TQH çigong egzersizlerinin kıvamı ve yeni postürün daha henüz rahim üzerinde çalışabilme seviyesine geldi. Miyomlar da o bölgedeki blokajlar olduğuna göre çi ile neler yapabileceğine bakmak istemez misin?
– Ve hala ameliyat olacağım diyorsan lütfen son bir kez de kadın bir jinekolağa git. En azından o belki kadın olarak daha çok empati kurabilir.
Dedi.
Güzel dedi de, aldırsam kurtulsam daha kolay olurdu bence. Canım tıp dediğimiz şeyi de tümden inkar edecek halimiz yok herhalde? Diyerek, bu sefer ordinaryüs doçent doktor operatör süper şahane bir kadın jinekolog tespit edip randevulaştım kendisiyle. Her zamanki pozisyonumu aldım ve ağzından çıkacakları can kulağıyla dinlemeye hazırlandım. O benimle empati kuracaktı, hocam öyle söylemişti. Kadın hocamızın benimle öyle uzun uzun konuşmaya vakti yoktu ama. Ne de olsa günde birçok ameliyat yapıyordu ve benimkisi de o sıradan vakalardan biriydi. Ve evet bu rahim derhal ameliyat olmalıydı ve en önemlisi benim yaşım geçgince olduğundan nasılsa çocuk yapmayacaktım, dolaysıyla artık bir rahme ihtiyacım yoktu. Açınca bakacağız, gerekirse rahmi tümden alırız rahat edersin dedi!
Öyle demeseydi iyiydi. Yani yıllardır iyi kötü yaşıyoruz rahmimle, vücudumun bir parçası için öyle kolayca kesip atarız demesine gücendim biraz doğrusu. Omuzlarım düşük, eski kararlılığımdan eser kalmamış olarak döndüm evime. O günün akşamı tesadüfler eseri Gizem ve İrem’le buluştum Beşiktaş’ta. Tanıyanlar bilir Gizem Onay Collet Ankara’da bir süredir rahim sağlığıyla ilgili bitkisel tedaviler ve maya masajıyla ilgili çalışmalar yapıyor. Çok da güzel sonuçlar alıyor. İrem ve Gizem’in verdiği destekle o akşam ben ameliyat fikrini askıya almaya ve Gizem’in göndereceği bitkisel tentürlerle birlikte hocamın işaret ettiği egzersizleri yaparak doğal yöntemleri denemeye karar verdim.
Ertesi sabah kararımı bir mesajla hocama da bildirdim. Yeme içme konusunda bana yol gösterebilir misiniz diye sordum, o da net bir şekilde “kırmızı et yemeyi kes.” dedi. Herkes bilir ben et yerim, severim. Ama uzun süredir bolca yediğim ve hazmı zor olan birşeye bir süre ara vermek fikri de hiç fena gelmedi. Buna bir de sık yediğim çikolatayı ekledim.Bu arada konuyla ilgili bir sürü kaynağa başvurunca, kendime bitkisel çaylar, tentürler, masaj ve en önemlisi çigong egzersizlerinden oluşan bir tedavi programı oluşturdum. Burada bunların detayına girmiyorum. Çünkü herkesin tedavisinin kendine özgü olması gerekir. Bana iyi gelen bir tedaviyi kamuya açmayı doğru bulmuyorum. Eminim ameliyatın gerekli olduğu bir sürü de vaka vardır, ameliyatından memnun olan bir sürü de insan vardır. Ben de her yola baktım ve en kısa olanı değil de en uzun yolu seçtim diyelim. Hocam sabırlı olmamı, tam neticeye ulaşmanın 6/7 ay sürebileceğini söyledi bu arada.
Beni ameliyat yolundan çeviren hocama ve arkadaşlarıma teşekkür borçluyum. Son 3 aydır yediğim, içtiğim ve yemediğim şeylerin desteğiyle birlikte, rahim bölgesini güçlendirecek egzersizlerime ağırlık verdim. Videolarımı hocama gönderdim, o bazı şeylere dikkatimi çekti. Dantien ve rahim bölgesini hiç tahmin edemeyeceğim bir şekilde hissedebileceğimi ve bırakabileceğimi öğrendi vücudum. Tek sıkıntım olan korkunç ağrıların seviyesi 9’dan 5’e düştü bile. Bu bilgi orada yoktu, artık var ve kendi tecrübe ettiğim bu bilgiyi aktarabileceğim bir kliniğim de var artık. Okulumuzda öğrendiğim tüm egzersizlerin etki ve gücüne çok inanıyorum. İnançtan çok biliyorum demem daha doğru aslında. Bu bilgiyi hem grup dersleriyle hem de bireysel seanslarla aktarmayı planlıyorum. Kişisel seanlarda geliştirdiğiniz postürel alışkanlıklar doğru yöne doğru değişirken biraz zorlanacaksınız belki ama grup derslerindeki çalışmalar daha zevkli olacak. Ben şimdiden çok heyecanlı ve mutluyum. Sonuca varmak biraz zaman alabilir ama varıldığını ben biliyorum. Sabırla bu yolu denemek ve ben de bilmek istiyorum diyenlerle de buluşmayı çok istiyorum…